Eski Belediye ve Milli Eğitim binalarının yıkılmasıyla ortaya çıkan toplam 4.700 m²’lik alan, Yozgat’ın tarihi, kültürü ve mimarisiyle buluşma fırsatı sunuyor.
Bu alan, şehrimize turizm, üretim ve istihdam alanında önemli katkılar sağlama potansiyeline sahiptir. Yozgat’ın gelişme sürecinde önemli yapı taşlarından biri olabilecek bu fırsat, şehrimizin sosyo-ekonomik kalkınmasına olumlu katkılar sağlayacak şekilde değerlendirilebilir.
Yozgat’ın kalkınmasına büyük katkı sunabilecek bu potansiyeli ve fırsatı kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Bu yazıda, Yozgat’ın geçmişiyle buluşturulacak olan bu alanın, turizm, kültür ve ekonomi açısından nasıl bir etki yaratabileceğini, örneklerle açıklayarak ele alacağız.
Yozgat il merkezinde, Saat Kulesi, Hayri İnal Konağı, Çapanoğlu Camii ve müze dışında gezilecek pek fazla alan bulunmamaktadır. Yıllardır beton ekonomisine teslim olmuş bir şehirde, tarihi yapılar birer birer yok olmuştur. O güzelim geniş bahçeli ve kendine has mimari özelliklere sahip konaklardan geriye neredeyse hiçbiri kalmamıştır. Yozgat’ta tarihi değerleri temsil eden önemli yapılar, uzun yıllar boyunca yeterince korunmamış ve eski eserler yıkılarak yerlerine yeni yapılar inşa edilmiştir. Bu süreç, şehrin tarihi kimliğini kaybetmesine yol açmış ve şehirdeki kültürel miras neredeyse yok olma noktasına gelmiştir. Çapanoğullarınca yaptırılan Tol Çarşı da yıkılmış ve yerine estetikten uzak, yapı olarak uygun olmayan bir bina inşa edilmiştir. Çapanoğlu Camii (Büyük Camii) çevresinde ise tarihi anlam taşıyan çarşı ve hamam gibi eserler yok olmuştur. Kısacası, Yozgat, tarihi değerleri ve kültürel kimliğini kaybetmiş bir şehir olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Bugün geldiğimiz noktada, Yozgat merkezde bir saat içinde tüm tarihi ve turistik alanlar gezilebilir. Ancak, bu alanlarda konaklama imkânı bulunmamaktadır. Şehirde konaklama imkânı sunan alanlar ve turistlerin Yozgat’ın kimliğiyle buluşabileceği bir ortam yoktur. Ziyaretçilerin, şehre ait kimlik ile tanışmalarını, bu şehri daha derinlemesine deneyimlemelerini sağlayacak somut eserler yoktur. Bu durum, Yozgat’ın turizm açısından ciddi bir potansiyel taşımasına rağmen bu potansiyelin değerlendirilememesine neden olmaktadır.
İki İlham Verici Örnek:
Bu sorunun çözümü için dünyada başarılı örnekler bulunmaktadır. İlk örnek, Yunanistan’ın Santorini Adası’ndan Akrotiri bölgesidir.
Akrotiri, Roma dönemine ait olarak tanıtılan, yarı açık yarı kapalı bir müzedir. Bu bölge, her yıl milyonlarca turistin ilgisini çekmektedir. Akrotiri’nin büyük bir bölümü, volkanik patlamalar sonucunda ortaya çıkan yeni bir alan olup, oradaki eserler başka yerlerden getirilmiş ve sergilenmiştir. Akrotiri, aslında tarihi değer anlamında tamamen sıfırdan inşa edilmiş bir alan değil, bir volkanik patlama sonrası ortaya çıkmış eski bir balıkçı kasabasıdır. Ancak, oraya gelen turistler, bölgenin Roma dönemine ait olduğuna inanarak, burada kültürel bir deneyim yaşamaktadırlar.
Santorini’de, insanlar yaklaşık 500 yıl önce volkanik patlamalarla bugünkü haliyle oluşmuş bir adada, 2.500 yıl öncesinin Roma tarihiyle ilgilenmektedirler. Akrotiri bölgesi, bu ilginç hikayesiyle milyonlarca turistin ilgisini çekmektedir ve bu turistler bölgeyi ziyarete gelirken, müzeye giriş ücreti olarak kişi başı 5 Euro ödemektedir. Bu gelir de doğrudan Santorini Belediyesi’ne kalmaktadır. Akrotiri, turizmi algılarla yöneten zekice bir projedir.
İkinci örnek, Vietnam’daki Ba Na Hill Kasabası’dır. Fransız mimarisiyle inşa edilen ve ünlü dev taş elleriyle dikkat çeken bu kasaba, yılda 1,5 milyon turisti ağırlamaktadır. Yüksek dağlarda kurulu olan bu kasaba, ziyaretçilerin konaklamasından, yeme-içme ve eğlenceye kadar her ihtiyacını karşılayacak şekilde tasarlanmış bir alan yaratmıştır. Ba Na Hill Kasabası, ziyaretçilerin sadece doğal güzellikleri görmekle kalmayıp, aynı zamanda tarihle buluşmalarını da sağlayan bir yer olarak inşa edilmiştir. Bu kasaba, sadece bir turistik alan olmanın ötesinde, kültürel bir deneyim sunmaktadır. Yozgat’a benzer şekilde sıfırdan inşa edilen bu tür projeler, turizmin algılarla yönetildiğini ve doğru şekilde kurgulandığında, turistlerin ilgisini çekerek ekonomik fayda sağlanabileceğini göstermektedir.
Yozgat’a Yön Verecek Projeler:
Yozgat’ta da benzer şekilde sıfırdan inşa edilecek projelerle şehrin turizm potansiyeli değerlendirilebilir. Eski belediye binası ve eski hükümet konağının yıkılmasıyla ortaya çıkan iki büyük alanda, turizm ve kültürel deneyimi birleştiren yapılar inşa edilebilir. Bu alanlardan birincisinde, Beypazarı-Suluhan, Amasya-Taş Han gibi geleneksel taş yapıları veya tarihi konaklar inşa edilebilir. İki katlı olacak bu yapının birinci katında, yerel ürünlerin satışa sunulduğu dükkanlar, ikinci katında ise butik otel ve sosyal alanlar yer alabilir. Ayrıca, halk eğitim merkezlerinde eğitim gören kursiyerlerin ürettiği yerel ürünlerin satışı da bu yapının cazibesini artırabilir. Bu yapılar, Yozgat’a gelen turistlerin sadece şehri gezmekle kalmayıp, yerel kültürle de tanışmalarını sağlayacaktır.
İkinci alanda ise, 1920 yılında Çerkez Ethem tarafından yakılan Çapanoğlu Konağı’nın yeniden inşa edilmesi mümkün olabilir. Konağın eski fotoğrafları ve seyahatnamelerdeki bilgiler ışığında, aslına uygun bir yeniden inşa çalışması yapılabilir. Bu alanda, Yozgat’ın kültürel mirasını yansıtan bir yapı ortaya çıkabilir. Bu proje, Yozgat’ın tarihi dokusunu yeniden canlandırırken, şehre gelen turistlerin ilgisini çekecek önemli bir cazibe merkezi haline gelebilir.
Sonuç ve Gelecek Perspektifi:
Bu projeler, Yozgat’a önemli bir kültürel ve ekonomik katkı sağlayacak, şehrimizin tarihini yaşatan, aynı zamanda ekonomik fayda getiren birer cazibe merkezi haline gelecektir. Akrotiri ve Ba Na Hill gibi örneklerden ilham alarak, Yozgat’ta da turizm algısını yönetebilir, mimari ve kültürel değerleri en iyi şekilde sunabiliriz. Bu projeler sayesinde, Yozgat’a gelen ziyaretçiler sadece şehirle tanışmakla kalmayacak, burada konaklayarak yöreye ait ürünleri satın alacak, şehri daha derinlemesine deneyimleyeceklerdir. Aynı zamanda, şehre olan turist ilgisi artacak, şehrin ekonomisi canlanacak ve Yozgat’ın kültürel mirası yeniden hayata geçirilecektir.
Yozgat’ın kimliğini yeniden keşfetmesi ve yaşatması, bu projelerle mümkün olacaktır. Tarih, kültür ve sanatla donatılmış bir şehir inşa edebiliriz; bu süreç, Yozgat’ı 100 yıl sonra bile yaşayan bir kültürel merkez haline getirebilir. Bu projeler sayesinde, şehrin kaybolan kimliğini yeniden bulması ve geçmişle barışması sağlanacak, Yozgat halkı için iş ve aş imkânları yaratılacak, şehre yeni bir yaşam solunacaktır.