Türkiye’nin görkemli doğa harikalarından biri olan Kapadokya, yıllardır yerli ve yabancı turistlerin gözdesi olmaya devam ediyor. Rengârenk balonları, benzersiz kaya oluşumları ve tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış mağaralarıyla Kapadokya, adeta ülkemizin simgelerinden biri haline gelmiş durumda. Fakat çok az kişi, Kapadokya’nın ülkemiz sınırları içerisinde bir “kardeşi” olduğunu biliyor. Bu yazıda seni, henüz keşfedilmemiş doğası ve sessiz sakinliğiyle büyüleyen Vanadokya ile tanıştıracağız. Hazırsan, sıra dışı bir yolculuğa çıkıyoruz!
Vanadokya Nerede?
Vanadokya, adından da anlaşılacağı üzere Van ilimizde yer alıyor. Daha spesifik olmak gerekirse, Van’ın Başkale ilçesine bağlı Yavuzlar Köyü sınırları içerisinde bulunuyor. Bölge, ilçe merkezine yaklaşık 33 kilometre uzaklıkta ve İran sınırına sadece 3 kilometre mesafede yer alıyor. Eğer Van şehir merkezinden yola çıkacaksan, Vanadokya’ya yaklaşık 123 kilometrelik bir mesafeyi kat etmen gerekiyor. Coğrafi olarak son derece ilginç bir noktada konumlanan bu bölge, yılın belirli zamanlarında farklı kültürlerden turistleri ağırlasa da henüz hak ettiği değeri tam anlamıyla görmüş değil. Ancak bu durumun uzun sürmeyeceği kesin.
Vanadokya İsmi Nereden Geliyor?
Vanadokya ismi, Kapadokya ile olan benzerliğinden esinlenilerek 2010 yılında bölgeye gelen yetkililer tarafından verilmiş. Peribacalarının doğası, bölgenin kaya yapıları ve genel görünümü Kapadokya’yı hatırlattığı için bu isim oldukça isabetli olmuş. Ancak bölge halkı bu topraklara “Kofiraz” adını veriyor. “Kaya başlığı” anlamına gelen bu kelime, Vanadokya’nın kaya oluşumlarını en yalın haliyle açıklıyor. Fakat ne yazık ki 2011 yılında Van’da yaşanan büyük depremler sırasında peribacalarının bir kısmının üst kısmı yani “şapkaları” yıkılarak zarar görmüş. Buna rağmen hala ayakta kalan birçok doğal oluşum, bölgenin eşsiz doğasını gözler önüne seriyor.
Vanadokya Nasıl Oluştu?
Van peribacalarının oluşumu, Kapadokya’daki oluşum süreciyle benzerlik gösteriyor. Bölgede bulunan Yiğit Dağı isimli volkanın patlaması sonucu lav ve tüf adı verilen volkanik kayaçlar çevreye yayıldı. Bu malzemeler zaman içerisinde yağmur, rüzgâr ve diğer doğal etkenlerin aşındırmasıyla bugünkü benzersiz peribacalarını oluşturdu. Bu süreç milyonlarca yıl sürdü. Yani bugün gözümüzle gördüğümüz her bir kaya oluşumu, yeryüzünün tarihine tanıklık eden bir yapı taşı niteliğinde.
Tarih boyunca birçok medeniyetin iz bıraktığı bu alanda peribacalarının yalnızca görsel değil, işlevsel olarak da kullanıldığını söylemek mümkün. Hâlâ bölge halkının bazı peribacalarının içini kışlık erzaklarını saklamak, fazla eşyalarını depolamak veya hayvanlarına saman koymak amacıyla kullandığını görmek mümkün. Doğanın sunduğu bir oluşumun insanlar tarafından bu kadar işlevsel kullanılması ise Vanadokya’nın değerini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Vanadokya’da Ne Yapılır?
Vanadokya’da doğayla iç içe bir keşif seni bekliyor. Bölge yaklaşık 20 kilometrelik bir alana yayılmış durumda ve içinde tam 17 bin peribacası, 35 mağara, 12 oyma ev ve bir dizi tünel barındırıyor. Bu etkileyici rakamlar bile başlı başına Vanadokya’nın keşfedilmeyi ne kadar çok hak ettiğini gösteriyor. Burada yapabileceğin en iyi şey, doğanın zamanla şekillendirdiği bu mucizevi yapıları keşfetmek, bol bol yürümek ve her anı fotoğraflamak olacaktır.
Ayrıca bazı yürüyüş alanlarının oldukça gizemli olduğunu da belirtmek gerek. Bazı bölgelere ulaşmak için dar patikalardan geçmen ya da kaya tünellerinde ilerlemen gerekebilir. Bu da gezini sıradanlıktan çıkarıp adeta bir maceraya dönüştürüyor. Doğal oluşumların yanı sıra bölge halkının sıcakkanlılığı ve misafirperverliği de gezini daha anlamlı kılacak. Yerel halkla yapacağın sohbetlerde Vanadokya’nın daha önce duymadığın öykülerini öğrenebilir, farklı bir kültürle birebir tanışma fırsatı bulabilirsin.
Vanadokya Çevresinde Nereler Gezilir?
Vanadokya yalnızca peribacaları ile sınırlı değil. Bölge aynı zamanda tarihi yapılara da ev sahipliği yapıyor. Bunların başında Rıkan Kalesi geliyor. 200 metre yüksekliğindeki bu kale, Vanadokya’nın hemen yanı başında, peribacalarının eteklerine kurulmuş durumda. En ilginç tarafı ise kaleye sadece peribacalarının altından geçen gizli bir tünel ile ulaşılabiliyor olması. Ancak buraya yalnız başına girmek önerilmiyor. Mutlaka yerel bir rehber eşliğinde, uygun kıyafet ve ekipmanlarla bu keşfi yapmalısın.
Vanadokya çevresinde gezilecek bir diğer önemli nokta ise St. Bartholomeus Kilisesi. 14. yüzyılın başlarında inşa edilen bu tarihi yapı, özellikle yabancı turistler için oldukça önemli bir durak. Rivayete göre Hazreti İsa’nın havarilerinden biri olan Bartalmay’ın mezarı da bu kilisede yer alıyor. Kilise, günümüzde yıpranmış olsa da hâlâ ayakta duruyor ve girişi tamamen ücretsiz. Eğer tarihe ve dini yapılarla ilgileniyorsan burayı mutlaka Van gezi planına dahil etmelisin.
Vanadokya’ya Nasıl Gidilir?
Vanadokya’ya gitmek isteyenler için en büyük zorluklardan biri ulaşım. Ne yazık ki buraya giden herhangi bir toplu taşıma aracı bulunmuyor. Bu yüzden bölgeye ya özel aracınla ya da taksiyle gitmen gerekiyor. Van merkezden Başkale istikametine doğru ilerleyip Yavuzlar Köyü’ne vardığında Vanadokya seni tüm ihtişamıyla karşılayacak. İlginç bir not: burada evler ve peribacaları adeta iç içe geçmiş durumda. İlk bakışta doğru yere gelip gelmediğini anlamakta zorlanabilirsin ama merak etme, doğru yerdesin!
Vanadokya’da Nerede Kalınır?
Vanadokya’nın bir diğer dezavantajı, henüz yeterli turistik altyapıya sahip olmaması. Bölgede şu an için herhangi bir konaklama tesisi bulunmuyor. Ancak Van şehir merkezinde farklı bütçelere hitap eden birçok otel mevcut. Van’da konaklayıp günübirlik bir gezi ile Vanadokya’yı rahatlıkla keşfedebilirsin. Üstelik dönüşte Van Gölü Ekspresi’ni tercih ederek unutulmaz bir tren yolculuğu da yaşayabilirsin.
Vanadokya’yı Gözden Kaçırma
Kapadokya kadar tanınmasa da Vanadokya, Türkiye’nin en özel ve gizemli doğa harikalarından biri. Hala keşfedilmeyi bekleyen bu saklı cennet, hem doğa tutkunları hem de tarih meraklıları için tam anlamıyla bir hazine. Eğer sen de rotana farklı bir soluk katmak istiyorsan, rotanı Doğu Anadolu’ya çevir ve Vanadokya’yı mutlaka gör. Kim bilir, belki de ilk gidenlerden biri olup bu eşsiz bölgenin hikayesini kendi kelimelerinle anlatanlardan biri sen olursun.